81 ülkeden 400 yerel ve küçük üretici örgütünü bünyesinde barındıran, yaklaşık 200 milyondan fazla çiftçi ve köylüyü temsil eden La Via Campesina (LVC-Çiftçinin Yolu), bu yıl 8. konferansını Kolombiya’da yaptı. Konferansa, Türkiye’den Via Campesina Avrupa Koordinasyonu üyesi Çiftçiler Sendikası (Çiftçi- Sen) Genel Sekreteri Adnan Çobanoğlu katıldı.
Konferansın gündemi ağırlıklı olarak LVC’nin kuruluşunun 30. yılı ve gıda egemenliği üzerine geçti. Gıda egemenliğini inşa etmek için köylü hakları deklarasyonunun uygulanması, patriarkal sisteme kapitalizme karşı mücadele edilmesi gerektiği kaydedilen konferansta, gıda egemenliğinin yaratılabilmesi için savaşlara karşı çıkmak gerektiğine vurgu yapıldı. İklim krizi, ekonomik kriz, kapitalizmin yarattığı krizlere ilişkin tek çözümünün gıda egemenliği olduğu vurgulandı. Dünya Kadın Yürüyüşü de dahil küresel bazda örgütlenen 10 civarında kurumun temsilcileri de sunumlar yaptı. 2025 yılında Hindistan’da yapılacak olan Nyelene gıda egemenli formuna dahil oluş ile ilgili birlikte tartışmalar yürütüldü.
Konferansta, Çav Bella şarkısı eşliğinde “Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) çiftçileri öldürüyor” diyerek DTÖ önünde harakiri yaparak intihar eden çiftçi Lee anıldı.
Konferansta ayrıca LVC ile ortak hareket eden STK’larda misafir olarak bulunuyor. Dünya Kadın Yürüyüşü koordinasyonu Türkiye DKY Koordinasyonu temsilcisi Yıldız Demirtürkan da konferansta misafir olarak katıldı. LVC bileşeni Çiftçiler Sendikası (ÇİFTÇİ-SEN) Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu temsil etti.
2020’de Hindistan da yolları işgal eden on binlerce çiftçilerin önderleri konferansta konuştu. Hindistan’daki çiftçilerin eylemi bir yıldan fazla sürmüş tüm muhalifler destek olmuş ve hükümete geri adım attırmışlardı.
ANKA Haber Ajansı’na konuşan Adnan Çobanoğlu şunları söyledi:
“Burada gıda egemenliği mücadelesini nasıl yükseltiriz, köylü hakları deklarasyonunu tüm ülkelerde nasıl hayat geçiririz tartışmaları yürütülüyor. Önümüzdeki 5 yılı bu noktada programlamaya çalışıyoruz. Gıda egemenliğinin demokrasi getireceğine inanıyoruz. Çünkü gıda egemenliği bir halkın ne yiyeceğini, ne üreteceğini, nasıl üreteceğini kendisinin garanti verebilme hakkıdır. Bu hakka sahip bir halk ancak demokrasiyi, gelecek toplumu inşa edebilir. Bu nedenle gıda egemenliği aynı zamanda barış demektir. Hakların kendi kaderini tayin etmek demektir. 80’den fazla ülkeden 400’den fazla delege ile önümüzdeki 5 yılı kapitalizme karşı emperyalizme karşı savaşlara karşı patriyarkal kapitalist sisteme karşı nasıl bir mücadele yürütebiliriz bunları tartışıyoruz.” (HABER MERKEZİ)