Welcome to Our Website

“Mehmetçiklerimizin kanı yerde kalmadı”

Sözlerimin hemen başında dün Irak’ın kuzeyinde bölücü hainler tarafından gerçekleştirilen saldırılarda şehit olan kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralı Mehmetçiklerimize mevladan acil şifalar temenni ediyorum. Şehitlerimizin ruhu şad mekanları cennet makamları ali olsun. Mehmetçiklerimizin kanı yerde kalmamış bölücü alçaklardan döktükleri kanın hesabı misliyle sorulmuştur ve sorulmaktadır. Pençe Harekatı bölgesi ile Suriye’nin kuzeyinde şimdiye kadar 12 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Terörü kaynağında kurutma bu stratejimizi uygulamayı son terörist bertaraf edilene kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Türkiye ne pahasına olursa olsun Irak’ın veya Suriye’nin kuzeyinde bir terör yapılanmasına müsaade etmeyecektir. Emperyalistlere taşeronluk yapan kiralık katil sürüleri ile mücadelemizden kesinlikle geri adım atmayacağız. Hem eli kanlı caniler hem de bölücü örgüte destek verenler bölgemizin geleceğinde teröre yer olmadığını er yada geç anlayacaklardır. Sınırlarımız içinde ve dışında teröristlere nefes aldırmayan tüm güvenlik güçlerimize yüce Allah’tan muvaffakiyetler diliyorum. Rabbim kahraman askerlerimizi muzaffer eylesin diyorum.

Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Programı münasebetiyle sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. Bu anlamlı buluşmaya vesile olan Çevre Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine, ilgili tüm kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Bugün İstanbul’umuzu depreme hazırlama noktasında tarihi nitelikte adımları eş zamanlı olarak atmanın gururunu yaşıyoruz. Hatırlarsanız nisan ayında şehrimizin en acil ihtiyaçlarından olan kentsel dönüşüm ile ilgili özgün bir projeyi kamuoyumuz ile paylaşmıştık. Kentsel dönüşümde yarısı bizden adını verdiğimiz kampanyamıza İstanbullu kardeşlerimiz çok yoğun teveccüh gösterdi. Kampanyaya bugüne kadar 1 milyon 233 bin bağımsız bölüm için başvuru yapıldı. Yarısı bizden kampanyası ile toplamda 350 bin konutun dönüşümünü gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Kampanyamız kapsamında her bağımsız bölüm için toplamda 1,5 milyon liralık destek vereceğiz. Bunun 100 bin lirası kira desteği olmak üzere 800 bin lirası hibe, 700 bin lirası çok uygun şartlarda kredi şeklinde verilecektir. Kredilerin ödenmesi evler tamamlandıktan sonra başlayacak ve ilk yılı faizsiz olarak tahsil edilecektir. Kalan yıllarda kredi maliyet oranı TÜFE’nin yarısı kadar olacak. Vatandaşımız alacağı bu 1,5 milyon liralık destekle inşallah evini yapacak, yeni yuvasında güvenli, huzurlu, mutlu bir şekilde oturacaktır.

Kampanyamıza başvurup yüzde 100 anlaşmaya varan bağımsız bölüm sayısı 71 bini aştı. Yine başvuru yapıp yüzde 50 ve üzerinde mutabakat oluşan bağımsız bölüm sayısı ise 158 bine ulaştı. Bu insanlarımızla aralarındaki pürüzleri giderip anlaşma sağlayabilirse kampanyadan faydalanma imkanına kavuşacaklardır. Marmara Kentsel Dönüşüm Hizmet Ofisi’ne canlı bağlanarak 100 binadaki 500 insanımızla ilk sözleşmelerini imzalayacağız. Böylelikle toplamda 350 bin konutu dönüştürmeyi amaçlayan yarısı bizden kampanyasını bismillah diyerek fiilen başlatmış olacağız. Kampanyamızın İstanbul’umuza ve İstanbullu kardeşlerimize şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Bugün atacağımız bir diğer kritik adım İstanbul Kentsel Dönüşüm Yıkım Programı’nın başlatılmasıdır. Şehrimizdeki kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında toplam 17 yapıda yer alan 261 bağımsız bölümün yıkımını gerçekleştireceğiz. Bugün ayrıca Bağcılar’da 371, Gaziosmanpaşa’da bin 96, Tuzla’da 3 farklı noktada bin 570 olmak üzere toplam 3 bin 37 konutun temellerini atıyoruz. Dolayısıyla bugünkü programımızla imza, yıkım ve yapım dahil tüm aşamalarıyla İstanbul’da Yüzyılın Dönüşümü Projemize start veriyoruz. Bu projelerde emeği geçen tüm bakanlarımızı ve ilgili kurumlarımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Buradan özellikle yüzde 50 oranlarında anlaşma sağlamış vatandaşlarımı henüz evet dememiş komşularını da ikna etmek suretiyle bir an evvel yarısı bizden kampanyasında yer almaya davet ediyorum.

6 Şubat’ta yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli şiddetli sarsıntılar miller olarak bize deprem gerçeğini tekrar hatırlatmıştır. 50 binden fazla canımızı toprağa verdiğimiz 11 ilimizdeki 14 milyon insanımızı doğrudan etkileyen böylesine büyük bir afetten sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olması düşünülemez. Devlet ve vatandaş olarak deprem konusunu önceliklerimizin en başına almamız gerekiyor. Nitekim yakın zamanda Marmara Bölgemizde meydana gelen depremler çalışmalarımızı daha da hızlandırmamız gerektiğini gösteriyor. Burada bir hususa özellikle dikkatlerinizi çekmek isterim.

Depreme karşı hazırlık yapmak bizim için tercihten öte zorunluluktur. Çünkü coğrafi olarak biz depremle burun buruna yaşayan bir ülkeyiz. Ülkemiz topraklarının yüzde 66’sı nüfusumuzun ise yüzde 71’i deprem açısından riskli alanlarda yer alıyor. Son bir asırda 6 ve üzeri büyüklükte 230’dan fazla depreme maruz kaldık. Bu depremlerde 130 bini aşkın kardeşimiz vefat etti. Sadece insani açıdan değil, ekonomik açıdan da çok ağır bedeller ödedik. 17 Ağustos Marmara depreminin ekonomimiz üzerindeki menfi etkilerini yıllarca hissettik. Son olarak 6 Şubat depremlerinin Türk ekonomisine maliyeti 104 milyar dolardan fazladır. Her deprem sonrasında madden ve manen toparlanmak için yıllarımızı harcadık. Bunlar depremin mali yüküdür. Toprak altında yitirdiklerimizin kalbimizde açtığı yaralar ise muhtemelen hiç kapanmayacaktır. Yarım kalan umutlar, enkaza dönen evlerin hafızalarda bıraktığı tortular, özellikle depremzedelerimizin yüreğini yakmaya devam edecek. Hal böyle iken hiçbirimizin depremi hafife alma, deprem gerçeğine gözlerini kapama gibi bir lüksü olamaz. Bu topraklarda yaşamaya devam edeceksek ki biz buna inanıyoruz. Böyle deprem riskini bir an olsun aklımızdan çıkaramayız. Bunu unutmak demek Allah korusun 17 Ağustos ve 6 Şubat benzeri felaketlerle yeniden karşılaşmak demektir.

Teşhisi doğru koymak tedavinin yarısıdır. Sorunla yüzleşmek kabullenmek çözümün ilk adımıdır. Dolayısıyla depremle mücadeleyi önce zihinlerde başlatmamız gerekiyor. Deprem değil çürük, sağlıksız, dayanıksız bina öldürür ilkesini tamamen özümsemeden hiçbir yere varamayız. Tartışmasız bir şekilde Türkiye’nin birincil meselesi yapı stokunun süratle yenilenmesidir. Bu sebeple başta İstanbul olmak üzere 81 vilayetimize yapacağımız en büyük iyiliğin kentsel dönüşüm hamleleri olduğuna inanıyoruz.

Ayrıntılar geliyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

....